23 Ocak 2014 Perşembe

BAYKUŞLU ELBİSELER



 
 Merhaba hanımlar!Yarın iki haftalık tatilimiz başlıyor:)Bu dönem o kadar yoğun çalıştım,o kadar yoruldum ki...Yeni bir okul,yeni öğrenciler,yeni arkadaşlar...Bir de yepyeni bir hobi edindim malumunuz,tıkır tıkır dikiyorum , hem de her gece:))Geçenlerde komşuma sordum ses geliyor mu makinemden diye,gelmiyormuş sevindim:))Zira bazen hadi şurasını da dikeyim,aman şu eksik kalmasın derken bir bakıyorum saat 1-2 olmuş...
 
Ama tüm bu emeklere değiyor yani...İki ay kadar önce kumaş pazarında bir yer sergisinde baykuş desenli büyükçe bir kumaşı ilk görüşte çok sevmiş,bundan ne güzel elbise olur diye hayal ederekten sadece 2 liraya bu kumaşı satın almıştım:)

Hayal ettiğim gibi elbise diktim ,hatta bir değil iki tane...



Biri arkadaşım Nurçin'e...Baştaki fotoğrafta yeni elbisesiyle sizler için poz verdi:))



Diğeri de bana...Arkadaşımın bir elbisesinden kalıp çıkarak ikimizin de elbiselerini kestim.Kumaş dikişi çok kolay,penye desem değil,yumuşak,çok rahat bir kumaş.Yakaları içe kıvırarak diktim.Biye yapmadım.İplik atmayan bir kumaş olmasına rağmen dikiş kenarlarına zigzagla temizledim.


Baykuşların yönüne dikkat edince kumaşım az daha benim elbisenin kollarına yetmiyordu.Ama dikiş paylarını küçülterek bu sorundan da kurtuldum.
Dün gece bitirdiğim elbisemi bugün okulda giydim.İnsanın kendi ördüklerini kullanması çok güzel derdim,şimdi aynı şeyi diktiklerim için söylüyorum ,ne güzel:))
 
 


20 Ocak 2014 Pazartesi

KUMAŞ PAZARI GANİMETLERİ


Dikiş dikmeye başladıktan sonra en favori mekanım kumaş pazarı oldu:)En son ganimetlerle karşınızdayım..


Bu kocaman tülü 5 liraya aldım.Etekleri kendinden oymalı tülün üst ve yanları dikilmemiş durumda.Zeliha'nın odasına dikmeyi düşünüyorum ,bakalım ne zaman...Deseni ve rengi süper!

 
 
Kadifeye tövbeliydim ama bu ince ,desenli kadifeyi almadan da duramadım.Bir trençkota niyetliyim,nasıl olur acaba?(2 lira)

 
Bu yumuşacık,pofuduk kumaş bebelere yelek,hırka olacak inşallah..

 
Mavi kumaş o kadar güzel ki,görür görmez kaptım.İncecik,su gibi akıyor mübarek..Kocaman kumaş sadece 3 liraydı.Güzel bir etek yada tunik olmaya aday kendisi...Çiçekli kumaş ise kuzuya elbise olacak inşallah..

 

Bu yakalar diktiğim iki tane tuniğin yakalarına.Biri bana biri sevdiğim birine hediye:)Koyu renk ise sırf beğenilip alındı.1 liraya mis gibi yakalar nasıl ama?


 
Bu ciciler de kuzuya..Ev kıyafetlerimiz pazardan:)

18 Ocak 2014 Cumartesi

METAL TEPSİ BOYAMACA - 2


Daha önce buradaki yazımda metal tepsi yenileme maceramı sizlerle paylaşmıştım.İşte o tepsinin iki boy kardeşi daha vardı.Havalar güzel gidince onları da bir güzel yeniledim.Şimdi de sizlerle paylaşma vakti..

 
 
Tepsileri önce beyaz astar boyayla sonra da beyaz yağlı boyayla boyadım.En küçük olanının kenarlarına açık maviyle kontür yaptım.Ortasına da internette bulup ozalitçiden çıktısını aldığım kuşlu deseni dekupaj tutkalıyla yapıştırdım.

 
Arkasını açık maviyle boyadım.Bu arada boyaları bildiğiniz bulaşık süngeri ile sürüyorum çok güzel ve pürüzsüz oluyor tavsiye ederim.

 
Diğer tepsiyi açık sarı olarak hazırladığım akrilik  boya karışımıyla boyadım.Çok sevdiğim bu resmi tutkalla yapıştırdım.
 

Arkasını açık sarıyla boyadım.Sağolsun Zeliha tepsiyi kuruma aşamasındayken ters çevirip gazete kağıdının üzerine koyunca yer yer lekeler oluştu ama dert değil tabi:))

 
Son işlem olarak tepsileri birkaç kat sprey parlak vernikle boyadım.Tabi bu işlemler toplamda iki gün sürdü.Önce bir tarafı boya bekle kurusun sonra diğer taraf...


 

İşte sonuç ortada..Dolap köşelerinde atıl bir halde bekleyen paslanmış metal tepsilerin muhteşem dönüşü!
 
Tepsilerimi severek kullanıyorum.Ama favorim ilk boyadığım büyük tepsim.Onu çok ama çok seviyorum:)))Baktıkça,kullandıkça nasıl mutlu oluyorum anlatamam...

Sıcacık,güneşli günleriniz,mutlu yuvalarınız olsun...


16 Ocak 2014 Perşembe

SENİ TUZ KADAR SEVİYORUM BABACIM!

 

Aranızda bu hikayeyi bilen var mı?Hani zamanında bir kral oğullarına beni ne kadar seviyorsunuz diye sorar,diğerlerinden farklı olarak"seni tuz kadar seviyorum " diye cevap veren oğlunu ülkesinden kovar.Yıllar sonra çok zengin olan bu oğlu büyük bir davet verir ve babasını da davet eder.Babası kendisini tanımaz.Şahane bir sofra kurulur ama yemeklerin hiçbirinde tuz yoktur.Kimse yemekleri beğenmez ve oğlu kendisini babasına tanıtır "işte ben seni tuz kadar seviyorum derken seninle herşey daha güzel,sensiz herşey eksik ve anlamsız demek istemiştim"der.Böylece baba hatasını anlar ve barışırlar...

Bu yazıyı ne zamandır yazmak istiyordum.Tuzdan da konu olur mu demeyin:)Hayatımızın tam içinden bir konu bu.Tuzun gizli bir zehir olduğunu,en az şeker kadar zararlı olduğunu çoktan öğrendik.Yakın zamana kadar bilinçsizce rafine yani işlenmiş tuz kullanıyordum yemeklerimde.Fakat içim hiç rahat değildi.Sonunda kesin kararımı verdim ve "artık bu eve rafine tuz girmeyecek" dedim.Bir süre himalaya tuzu kullandım ama o da mübarek ne pahalı!Marketlerde küçücük paketlerin fiyatları maşallah et fiyatlarıyla yarışır halde.Sonra bir tuz değirmeni alarak deniz tuzu kullanmaya başladım.Deniz tuzu hem çok faydalı mineraller içeriyor hem de fiyatı daha makul.



Bir doktorun fayda sıralamasına göre himalaya tuzu ve deniz tuzundan sonra işlenmemiş kaya tuzunu söylemesinden sonra kaya tuzu kullanmaya başladım.Bildiğiniz iri taneli kaya tuzunu alıp tuz değirmeninde öğüterek kullanıyorum.Ama favorim yine de deniz tuzu...ebay 'de baktık ama orda da aradığımız gibi bir şey bulamadık.Şimdilik çevirmeye devam yani:))

Peki siz nasıl tuz kullanıyorsunuz hanımlar?Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum:)

Fotolar netten.

13 Ocak 2014 Pazartesi

FİYONKLU ETEĞİMLE YENİ HAFTAYA MERHABA!

 
Herkese merhabalar!Daha önce sizlerle paylaştığım lacivert eteğimi severek kullanıyorum,kumaşı çok güzel,kırışmıyor,dokusu ,parlaklığı tam kararında.Bu kadar çok beğendiğimden aynı kumaşın farklı bir rengini aldım ve ne zamandır aklımda olan eteği diktim.

 
İki metre kumaş almıştım.Aslında kloş etek dikmeyi düşünüyordum ama kısa almışım kumaşı,en az 2.5 metre almak lazımmış.Ben de önü çift kat kapalı pileli,üzeri fiyonklu bu eteği diktim.

 
Fermuar dikmek tam bir kabus benim için.Bu yüzden kumaşı biçtikten sonra ilk işim arka parçaları birleştirerek fermuarı dikmek oldu.Fermuar ayağım olmadığından ancak bu kadar düzgün dikebildim.Alt kısmı biraz pot durdu:(Gizli fermuar ayağını acil almam lazım.Yolum düşemedi Singer'e bir türlü.İnşallah bir sonraki fermuarımı çok düzgün dikebilirim...


Bu fotoğrafı öğretmenler odasında çektim:))Duruşum yamuk olunca etek te yamuk çıkmış öyle değil aslında:)Gayet düzgün oldu etekleri:))

Diker dikmez giydim eteğimi,çok içime sinen bir çalışma oldu doğrusu...Fermuarı hariç tabi:((Umarım sizler de bu acemi dikiş severin maceralarını beğeniyorsunuzdur...

Bu arada eteğin maliyetini söylemeden de geçmeyeyim:İplik,kumaş,fermuar toplam 7 lira:))

Herkese mutlu,sağlıklı bir hafta dilerim..Ben bu hafta inanılmaz yoğunum.Karne zamanı yaklaştığından e-okul işleriyle uğraşıcam bol bol...Mesleğimi seviyorum ama şu not işleri yok mu...Adaletli davranıcam,herkese hakettiği notu(hatta daha fazlasını)vericem diye yiyorum kendimi resmen...Napalım bu da bizim mesleğin cilvesi...

10 Ocak 2014 Cuma

KARTANESİ...


Bu aralar kar tanelerine takmış durumdayim.Zaten nereye baksak kar tanesi desenini görüyoruz.Vitrinler kar tanesinden geçilmiyor.Bu sene kara hasret kaldık, kar tanesiyle avunuyoruz işte.Geçenlerde bir markette bu çay takımını görünce kayıtsız kalamadım.Şimdilerde çay keyfimizi bu bardaklarla yapıyoruz:)


English Home'un desenlerini oldum olası çok beğenirdim ,bu nevresim takımını görünce kaçırmadık.Şimdi severek kullanıyoruz:)

Her kar tanesinin birbirinden farklı olduğunu bilmeyen kaldı mı?Nasıl muhteşem birdüzen var kainatta,şaşmamak,hayran olmamak mümkün mü...

Herkese mutlu,neşeli,sağlıklı bir haftasonu dilerim...

8 Ocak 2014 Çarşamba

BİR DÖNDÜM PİR DÖNDÜM!



Herkese merhabalar!Az daha yazmasam iki hafta ara vermiş olacaktım bloguma.Çok özlemişim laf aramızda,neler neler yaptınız bakayım ben yokken:))Ben mi??Ailecek hastaydık desem:(Sırayla hasta olduk bu sefer,önce anne , sonra bebe, en sonra baba:))Çok şükür atlattık şimdi turp gibiyiz..

Buralarda yokken boş durmadım tabi,bol bol ördüm,diktim,yeni yeni tarifler denedim.Ördüklerimden biriyle karşınızdayım.Ailemize katılması için sabırsızlandığımız yeğenim Yusuf Emir için ördüğüm hırkayla karşınızdayım.

Laf aramızda örgü örmeyi özlemişim.Aslında başka bir model örmekti niyetim ama biraz ağır bir modeldi cesaret edemedim.Ara verince böyle oluyormuş demekki.Modelim Nako Örgü Festivali dergisinin 20.sayısından.Basit ama şık bir model diye düşünüyorum.Bir de erkek bebekler için örgü modelleri sınırlı biraz,öyle çok ajurlu model yok.Daha önce denemediğim bir modeldi,özellikle ön parçaların asimetrik olması bence hoş oldu.
 
 

İpim işte bu.Tüylenmeyen yumuşacık bir ip.4 numara şişle ördüm.Model çok kolay aslında 2 düz 2 ters örülen sıra önlü arkalı örülür,sonra düzlerin üzerine ters, terslerin üzerine düz örülür iki sıra.Sonra tam tersi..İşte bu kadar...
 
 
Modelin kapşonunu örmekten vazgeçtim,ne bileyim kullanışlı olmaz diye düşündüm.Kapşon yerine şapka örüyorum şimdi aynı ipten.İkili takım olarak kullanılabilir böylece...Bu modelde bir ilke imza atarak ön kısma düğme dikmeyip çıt çıt bastırdım.Düğme çok kullanışlı olmuyor bazen,kendiliğinden açılıyor falan.Çıt çıt daha kullanışlı oldu bence...
 
Unutmadan ilmek sayılarını da vereyim.Dergideki ilmek sayılarını azaltmak zorunda kaldım ipim daha kalın olduğundan.Arkaya 56 ilmek,önlere 38 ve 22 ilmek,kollara 34 ilmekle başladım.Bir yumaktan fazla ip gitti.

Canım yeğenim,halasının biricik prensi sağlıkla,mutlulukla giysin inşallah hırkasını...